Erikli Su kaçakçılığı - nestle su kaçakçılığı
Bilindiği gibi, ülkemizde şişelenmiş su pazarının önemli bir kısmı, Bursa’da kurulu bulunan su işletmelerinden karşılanmaktadır. Su şirketleri, Milli Parklar Kanunu’na göre, her türlü ticari etkinliğin yasak olduğu Uludağ’ın zirvesine kadar uzattıkları borularla, Uludağ’ı gerçek anlamda hortumlamaktadırlar. Komik denecek kadar ücret ödeyerek aldıkları ruhsatları, yine komik derecede ödenen su kullanım bedeliyle gerçekleştirilen üretim şaibelidir. Milli Parklarda hiçbir ticari işlem yapılamaz. Her canlı için yaşamsal önemi olan su kaynakları doğadan gasp edilmekte, Uludağ Milli Parkı’ndaki doğal yaşam göz ardı edilmektedir. Bu yasadışı oluşuma zemin hazırlayan ve izin veren kamu kuruluşları da aynı derecede zan altındadır. Uludağ’ın doruklarına kadar uzanan hortumların gerçekte nerelerden geçtiği ve ne kadar su çekildiği hiç kimse tarafından bilinmemektedir.
Su şirketlerinin Türkiye çapında oluşturdukları potansiyel, uluslararası şirketlerin de iştahını kabartmaktadır. Ülkemizin en büyük hazır su üreticisi Erikli’nin, Nestle firması tarafından satın alınması, bunun sonucudur. Büyüyen su pazarının gittikçe bir arenaya dönüşeceği hesaplayan uluslararası şirketler, bu denetimsiz pazarı ele geçirme telaşı içindedirler. Bursa’nın içme suyu şebekesinin özelleştirileme çalışmaları da bu oyunların bir parçasıdır.
Uludağ hortumlanıyor
Uludağ Milli Parkı koruma alanının içindeki dereleri besleyen su kaynakları su firmaları tarafından satın alınarak kilometrelerce uzunluğundaki borularla Uludağ’ın kuzeyinde yer alan şişeleme tesislerine taşınmaktadır. Uludağ’daki su kaynakları, Milli Parklar Yasasıyla koruma altında olmasına rağmen, Çayırlıdere Yaylası, Koğukdere Yaylası, buzul göllerinin içinde bulunduğu Karagöl Yayla ve son olarak da Uludağ Milli Parkının doğu sınırını oluşturan Büyükdere’nin (Kocadere) kaynağı su firmalarına tahsis edilmiştir.
Uludağ Milli Parkı’nın doğu sınırını oluşturan Koca Dere batıya doğru Deliçay, Kapıyayla Deresi, Koğukdere, Çayırlıdere ve Büyükbalıklı Dere sularıyla Bursa ovasında birleşerek Nilüfer’e karışmaktadır. Kocadere’yi besleyen kaynak suyu nesli tükenmekte olan kırmızı benekli alabalıkların yaşam alanını oluşturuyor. Orman sınırının üzerinde yer alan kaynağın çevresi, aynı zamanda Apolyont Kelebeği’nin nektarlarıyla beslendiği bitkiler ve orkidelerin de en sık bulunduğu yer özelliğine sahiptir.
Kestel‘in güneydoğusunda bulunan su firmasına ait su boruları Alaçam Köyü, Umurbey Yayla ve Koca Dere kaynağına üç boru halinde döşenmektedir. Kocadere Vadisinin yüzlerce yıllık kayın ve göknar ağaçları da boru döşenmesi sırasında ortadan kaldırılırken, boz ayı üreme ve yaşam alanları da zarar görmektedir. DOĞADER, bu sorunlarla ilgili olarak Milli Park yasasıyla korunan Uludağ’da su kaynaklarının özel su şirketlerine tahsis edilerek suç işlendiğini her platformda dile getirmektedir. Dereleri ve Uludağ’daki canlı yaşamını besleyen suların doğrudan kaynaklarından alınması sonucunda küresel ısınmaya paralel gelecek 10 yıl içinde derlerin kuruyacağını ve Uludağ’ın doğal ekosisteminin büyük zarar göreceğini belirtmektedir. Ekosistemin hayat damarlarından olan su kaynakların alınması sonucunda alabalıkların (salmo, trutta) soyu tükenecek, suya bağlı yaşayan bitki toplulukları da zarar görecektir. Milli Parklar Yasasına aykırı olduğu bilindiği halde, Uludağ Milli Parkı’nda su boruları döşemesine göz yumulmakta, doğal dokusu tahrip edilmekte ve açılan yollar kaçak avcıların koruma alanlarına girmesine neden olmaktadır.
Kendi doğallığına bırakılması ve korunması gereken doğal alanlar, işbaşına gelen hükümetlerin siyasal oyunlarının kurbanı olmaktadırlar. Doğal alanların yok oluşuna daha fazla izleyici kalınamaz. Bulabildiği su kaynakları kirletilmiş, kirlenmemiş olanları, su şirketleri tarafından ele geçirilmiş Uludağ Milli Park’ındaki yaban yaşamı risk altındadır. Bu tür uygulamalar, doğada yaşayan hayvanların yaşam hakkını elerinden almaktadır.